Aziz Polikarp

Aziz Polikarp : Yaşamı ve Çağrısı

 Smyrna’lı Aziz Polycarpos

M.S 69-156 

 Aziz Polycarpos’un Hayatı

Elçilerin ayakları dibinde oturup, onların İsa’yla olan yaşam hikayelerini kendi ağızlarından dinleyebildiğinizi hayal edin. İsa’yla yürümüş, Onu görmüş ve O’na dokunmuş olanlarla yürüdüğünüzü hayal edin. İncilci Aziz Yuhanna’nın bir öğrencisi olan Polycarpos tüm bunları yapabilmişti. 

Ama Kilise’nin ikinci kuşak önderi olmanın, ilk kuşak önderlerinin hakkında öğretemeyecekleri zorlukları vardı. Görgü tanıkları öldükten sonra ne yapardınız? İsa’nın doğru öğretişlerini nasıl devam ettirirdiniz? Daha önce hiç sorulmamış yeni sorulara nasıl cevap verirdiniz?

Elçilerin ölümüyle birlikte doğru öğretişmiş gibi görünen sapkın öğretişler türemişti, ağır bir zulüm vardı ve İsa’nın hiç kural belirlememiş olduğu litürjinin nasıl kutlanacağı hakkında tartışmalar ortaya çıkmıştı.

Kutsal bir adam ve Smyrna episkoposu olarak Polycarpos bu tartışmalara tek bir cevap bulmuştu- İsa’nın yaşamına sadık kalmak ve o yaşamın izinden gitmek. Antakyalı Aziz Ignatius Polycarpos’a “Senin düşüncelerin sarsılmaz bir kaya gibi Tanrı’da temellenmiş” demişti. 

Polycarpos sapkın bir öğretişle karşılaştığında, İgnatius’un hayran olduğu “gerçek yüzünü” gösterir ve İsa’nın Ferisi’lere verdiği gibi karşılık verirdi. Markiyonistlerin lideri olan ve düalisttik bir sapkın öğretişi izleyen Markion, Polycarpos’un karşısına çıkıp ondan “Bizim varlığımızı fark et” diyerek kendilerine saygı duyulmasını istediğinde, Polycarpos da ona, “Sizin varlığınızı fark ediyorum, şeytanın oğlunun varlığını fark ediyorum” diye cevap vermişti.

Diğer taraftan, Hristiyan görüş farklılıklarıyla karşılaştığında çok affedici ve saygı dolu bir tutuma sahipti. O zamanın tartışmalı konularından biri Paskalya kutlamasıyla ilgiliydi. Polycarpos’un geldiği yer olan Doğu’da, Fısıh Bayramı İsa’nın Istırapları olarak kutlanır, ertesi günü ise Efkaristiya yapılırdı. Batı’da ise Paskalya, Fısıh Bayramı’ndan sonraki pazar günü kutlanırdı. Polycarpos bu farklılık hakkında Papa Anicetus ile konuşmak için Roma’ya gittiğinde, bu konu hakkında fikir birliğine varamadılar. Ama Hristiyan inançlarında hiçbir farklılık bulamadılar. Böylece Anicetus Polycarpos’tan Efkaristiya’yı kendi papalık şapelinde kutlamasını istedi.

Polycarpos Mesih’in yaşadığı şekilde zulümle yüzleşmişti. Bazılarının yaptığı gibi şehit olmanın peşinden koşmayıp İsa’nın yaptığı gibi Tanrı’nın istediği zamana kadar şehitlikten uzak durarak “İncil örneğini” izlediği için kendi kilisesi ona hayrandı. Bu tutumunu “sadece kendisini değil bütün Hristiyan kardeşleri de kurtarmayı arzulayan bir sevgi belirtisi” olarak görüyorlardı.

Arenada, Hristiyanların vahşi hayvanlara atıldığı kanlı bir şehitlik zamanında bir gün kalabalık o kadar çıldırır ki “Bu ateistler yeter, artık Polycarpos bulunsun” diye bağırarak daha çok kan isterler. (Hristiyanları “Ateist” olarak görüyorlardı çünkü Hristiyanlar Panteon tanrılarına inanmıyordu.) Polycarpos ‘daha saçları beyazlamamışken bile’ sadece bir lider olarak değil kutsal biri olarak bilindiği için bu istek korkunç bir istekti.

Polycarp sakindi ama diğer kişiler şehri terk etmesi ve yakındaki bir çiftlikte gizlenmesi için onu ikna eder. Orada zamanını tanıdığı insanlar ve Kilise için dua ederek geçirir. Bir duası sırasında yastığının ateşe dönüştüğüyle ilgili bir görüm görür ve arkadaşlarına bu görümün kendisinin canlı bir şekilde yakılacağı anlamına geldiğini söyler.

Burada sahnelenen yakalanma anında asker ve gardiyanlar yaşlı Polikarp’ı bu kadar kalabalık bir şekilde götürmeye geldikleri için vicdan azabı duyar.

Yakalanmak üzereyken başka bir çiftliğe taşınır ama polis iki çocuğa işkence ederek onun nerede olduğunu öğrenir. O sırada evin yukarı katında olduğu için Polycarpos’un olanlardan haberi olur ama “Tanrı’nın isteği olsun” diyerek o evde kalır.

Daha sonra aşağı inerek kendisini tutuklayacak olan kişilerle konuşur ve onlara yemek hazırlatır. Onlardan tek isteği dua edebilmesi için ona bir saat verilmesidir. Tanıdığı her kişi ve Kilise için – “herhangi bir zamanda yollarının kesiştiği tüm kişileri –küçük ya da büyük, seçkin ya da sıradan kişileri ve dünyadaki tüm Katolik Kilisesi’ni hatırlayarak” iki saat dua eder. Onu tutuklayan kişilerin çoğu, kendisini Şabat gününde arenaya götürmekten onları alıkoymayan, seksen altı yaşındaki bu kutsal episkoposu neden tutukladıklarını merak etmeye başlar. Polycarpos arenaya girdiğinde kalabalık alkışladıkları hayvanlar gibi gürlemektedir. Polycarpos’un etrafındakiler kalabalığın üstünde gökten “Cesur ol, Polycarpos ve erkek gibi davran” diye bir ses duyar.

Vali, bu seksen altı yaşındaki episkoposa boyun eğmesi için yalvarır. ‘Defolun ateistler’ demesi için onu zorlar. Polycarpos sakin bir şekilde yüzünü kalabalığa dönüp doğrudan onlara bakar ve “Defolun ateistler” der. Vali ona yalvarmaya devam eder. Polycarpos’tan kendisini kurtarması için Sezar üzerine ant içmesini istediğinde, Polycarpos, “Benim Sezar’ın üzerine ant içeceğimi hayal ediyorsanız, benim kim olduğumu bilmiyorsunuz. Size açıkça söyleyeyim, ben bir Hristiyan’ım” diye karşılık verir. Vali en sonunda, denediği hiçbir şey işe yaramayınca Polycarpos’a kararını değiştirmezse vahşi hayvanlara atılacağını hatırlatır. Polycarpos ise şöyle yanıtlar, “Kararı iyiden kötüye değiştirmek bize izin verilen bir değişim değildir.”

Polycarpos’un korkusuzluğundan dolayı vali ona canlı canlı yakılacağını söyler ama Polycarpos ateşte bir saat yanmanın sonsuz ateşte yanmaktan daha iyi olduğunu bilmektedir.

Yakılmak üzere bağlandığında, Polycarpos şöyle dua eder, “Gücü Her Şeye Yeten Rab Tanrı, aracılığıyla Seni tanıma lütfuna eriştiğimiz sevgili ve kutsanmış Oğlun, İsa Mesih’in Babası; meleklerle güçlerin, bütün yaratılışın ve huzurunda yaşayan doğruların Tanrısı; bana bugünü ve saati bağışlayarak bana şehitlerin arasında sayılma ayrıcalığı verdiğin için sana şükrediyorum. Bu sayede ben de Kutsal Ruh’ ta çürümez bir can ve bedenle sonsuz yaşamda dirilmek üzere Rab İsa Mesih’in kasesinden içebilirim. Gerçek ve sadık Tanrı, huzurunda olanlarla birlikte, daha önceden hazırladığın, bildirdiğin ve gerçekleştirdiğin gibi bugün beni uygun ve kabul edilir bir sunu olarak kabul et. Bütün iyiliklerinden dolayı ebedi ve göksel Baş Kâhin İsa Mesih aracılığıyla seni övüyorum, kutluyorum ve yüceltiyorum. Sana, Sevgili Oğlun İsa Mesih’e ve Kutsal Ruh’a şimdi ve sonsuza dek yücelik olsun. Amin.”

Polycarpos, “Amin” dediğine ateş yakılır ve o zamanki görgü tanıkları bir mucize gördüklerini söyler. Polycarpos’un etrafında ateşten bir çember oluşmuştur, onu saran alevler yelkenler gibidir ve Polycarpos yanmak yerine sanki ocakta pişirilen bir ekmek gibi ya da eritilen bir altın gibi parlamaktadır. Onu tutuklayanlar yanmadığını görünce ona kılıç saplar. Polycarpos’tan akan kan ateşi söndürür.

Polycarpos’un Ünlü Sözleri

 “Seksen altı yıl boyunca Mesih’e hizmet ettim, O bana hiçbir kötülük yapmadı. O zaman beni kurtaran Kralıma ben nasıl sövebilirim? Bugün ve bu saatte, beni şehitlerinin arasında olma ve Rab İsa Mesih’in kasesinden içmeye değer gördüğün için sana şükrediyorum.”

“Bu yüzden kitlelerin boş, yarasız şeylerini ve sahte öğretişlerini bırakalım ve başlangıçtan beri bize iletilen söze dönelim.”

 “Cesaretle duyurduğumu dinleyin, ben bir Hristiyan’ım.”

 “Açgözlülükten kaçının, saf ve doğru kalın. Kendinizi her türlü kötülükten sakının. Kendisini kontrol edemeyen kişi, başkalarına kendilerini kontrol etmesini nasıl öğretebilir?”

“‘Ama lütufla kurtuldunuz, iyi işlerle değil,’ İsa Mesih aracılığıyla Tanrı’nın isteğiyle kurtuldunuz…bu dünyada O’nu hoşnut edersek, gelecek dünyaya da sahip olacağız, bize söz verdiği gibi, bizi ölümden tekrar diriltecek. O’na layık bir yaşam sürersek ‘Onunla birlikte egemenlik süreceğiz’ yeter ki iman edelim…”

 “Rabbimiz İsa Mesih’in Babası ve Tanrısı ve sonsuz Baş Kâhin kendisi, Tanrı’nın Oğlu İsa Mesih sizi imanda, gerçekte, tüm yumuşak huylulukta, öfkeden tümüyle özgür olmakta, tüm hoşgörüde, kararlılıkta, sabırla dayanmakta ve saflıkta geliştirsin.”

 “86 yıl boyunca İsa Mesih’e hizmet ettim ve O beni hiçbir zaman terk etmedi. Kutsal Kralımı ve kurtarıcıma nasıl sövebilirim?”

 “Bir an için bile olsa bunu yapacağımı hayal ediyorsanız, bence o zaman benim kim olduğumu bilmiyormuş gibi davranıyorsunuz. Şunu açıkça dinleyin. Ben bir Hristiyan’ım.”

 “Size izlediğiniz yolda devam etmenizi öğütlüyorum ve tüm insanları uyarın ki kurtulabilsinler.”

 “Bir kimse para sevgisinden uzak durmazsa, putperestlikle kendini kirletir, bu yüzden putperestlerden biriymiş gibi yargılanır.”

 “Hepiniz birbirinize bağımlı olun, putperestler arasında davranışlarınız lekesiz olsun ki hem iyi işleriniz için sizi övsünler, hem de Rabbe sizden dolayı sövmesinler. Ama Rabbin adına sövülmesine neden olan kişinin vay haline!”

“Ama neden geciktiriyorsun? Gel, istediğini yap.”

Aziz Polikarp’a ait olan kemikler

AZİZ POLYCARPUS’UN ŞÜKRAN DUASI

Rab, Her Şeye Gücü Yeten Tanrı, bize seni tanımayı öğreten sevgili ve kutsanmış çocuğun İsa Mesih’in Babası, Meleklerin ve tüm yaratılışın Tanrısı, huzurunda yaşayan tüm doğruların ailesinin Tanrısı, Beni bu güne ve bu saate layık, şehitleriniz arasında sayılmaya ve onlarla Mesih’inizin kadehini paylaşmaya, Kutsal Ruh’un bozulmazlığında ebedi can ve beden olarak yaşama dirilmeye layık gördüğün için şükürler olsun.

Bu lütuf  ve her şey için seni övüyorum, şükrediyorum. O’nun aracılığıyla, şimdi ve ebediyen O’nunla ve Kutsal Ruh’la birlikte Sana yücelik olsun. Amin.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir