Rab’bin hizmetkatları meleklerle birlikte onun şanına eşlik edelim (Davet mezmuru s87)
Bernadus’un 90. Mezmur Üzerine Vaazı – 12,3. 6-8)
Meleklerini seni tüm yollarında korumakla görevlendirdi. (Mez. 90, 11). Allah sevgisi için, insanlara bağışladıkları için şükretsinler. Onu tanısınlar, Tanrı’nın kendileri için yarattığı harikaları kavimlere anlatsınlar. Rabbim insan ne ki, sen kendini ona açıklıyorsun? Kalbini ona açıyorsun? Ona kalbini açıyorsun, onun üzerine titriyorsun, ona özen gösteriyorsun. En sonunda da tek Oğlu’nu ona feda ediyorsun? Ruh’unu ona gönderiyorsun, hatta yüzünü göreceğini bile vaad ediyorsun ona. Ve de gökyüzündeki varlıklardan hiç birinin bize gösterdiğin bu ilginin dışında kalmaması için, mutluluğa erişmiş bu ruhları bize karşı bir hizmet ifa etmeye gönderiyorsun. Bizi korumakla görevlendiriyorsun, bizi eğitmelerini emrediyorsun.
Meleklerine seni tüm yollarında korumalarını buyurdu. Bu söz sende ne denli bir saygı duygusu uyandırmalı? Sana ne denli bir tinsel heyecan vermeli, ne denli bir güven bağışlamalı? Saygı, meleklerin yanıbaşında bulunmasından, heyecan, sana gösterdikleri sevgiden, güven ise senden esirgemedikleri özen ve dikkatten kaynaklanır. Demek melekler senin başucunda, yalnız seninle birlikte değil senin içinde de. Seni korumak için, sana yardım etmek için yanındalar. Allah’ın bu emrini yerine getirdikleri için, gösterdikleri sevgiden ötürü, yardımlarına olan ihtiyaçlarından ötürü onlara karşı minnette kusur etmek mümkün değil.
Bu nedenle gösterdikleri özene karşı sonsuz saygı ve minnet duyalım. Biz de onları sevelim ve elimizden geldiğince onlara saygı gösterelim. Bununla birlikte sevgi ve saygımızın tümü yine Allah’a yönelik olmalıdır. O bize ve meleklere sevmek ve saygı göstermek imkanını vermiştir. Rabbe övgüler olsun. Bu nedenle meleklerin bir gün bizimle aynı mirası paylaşacaklarının bilincinde olarak, o zamana kadar Peder’in onları kahyamız ve eğiticimiz olmakla görevlendirdiğinin bilincinde olarak, melekleri Allah’ta sevmemiz gerekmektedir kardeşlerim. Çünkü biz, bu konumumuz şimdiden belli olmasa bile, henüz kahya ve eğiticilerin elinde esirlerden farksız gibi görünen çocuklar olsak bile, yine de şimdiden Tanrı’nın çocuklarıyız.
Ancak ne kadar küçük olursak olalım, hala katetmemiz gereken yol ne kadar uzun! Sadece uzun değil, tehlikeli de olsa böyle bir koruma altında korkacak neyimiz olabilir? Bizi tüm yollarımızda koruyanların ne yenik düşmesi, ne de doğru yoldan saptırılması mümkündür. Hele bizi doğru yoldan saptırmaları hiç mi hiç mümkün değildir. Onlar sadıktır, bilgindir, güçlüdür. Korkacak neyimiz olabilir? Yeter ki onları izleyelim, onlara bağlanalım ve göklerin Tanrısı’nın korumasına sığınalım.
Tanrı meleklerine buyruk verecek, gideceğin her yerde seni korusunlar* ayağın bir taşa çarpmasın diye. Başına kötülük gelmeyecek, çadırına felaket yaklaşmayacak (Mez. 91, 10-11. 9)