Aziz Polikarp,  Novenalar

2024 Aziz Polikarp Bayramı Mons. Antuan Ilgıt’ın Vaazı

Aziz Polikarp

İzmir, 23 Şubat 2024

Kardeş Ortodoks Kilisesini temsilen aramızda bulunan Eminansları Metropolit Bartolomew Samaras; Anglikan Kilisesi Pastörü saygıdeğer P. James Buxton; İzmir Kilisemize özveriyle hizmet eden rahipler, rahibeler ve tüm adanmışlar; İzmir cemaatimizin değerli üyeleri ve Kilisemizin geleceği, medarı iftiharımız siz sevgili gençler!

Hepinizin şahsında, episkoposlukta kardeşimiz Monsenyör Martin’i bütün kalbimle selamlıyor ve bu önemli bayramı, Aziz Polikarp Bayramını sizlerle kutlama onurunu bana bahşettikleri için huzurlarınızda kendilerine şükran duygularımı ifade etmek istiyorum. Aziz Polikarp’ın Filipililere Mektubunda yazdığı gibi: “Yüce Tanrı’dan ve kurtarıcımız İsa Mesih’ten size tüm dolulukla merhamet ve esenlik olsun”.   

Hiç layık olmadığımız halde haleflerinden olma lütfuna nail olduğumuz, müteveffa Episkopos Luigi Padovese, üzerinde yaşadığımız bu kutsal anavatanı “Kilise’nin Kutsal Toprakları” olarak adlandırıyordu. Nitekim bu topraklar yüzyıllar boyunca evrensel Kilise’ye sayısız azizler kazandırdılar. Bu günlerde, novena süresince, Aziz Polikarp Bayramına hazırlanırken bunların bazıları olan Antakyalı Aziz İgnatius, Konyalı Azize Tekla ve Nusaybinli Aziz Efrem hakkında konuşma ve onları daha yakından tanıma fırsatı bulduk. 

Bunların hepsi kerigma’yı, yani Tanrı’nın biricik oğlunun beden alıp aramıza gelerek duyurduğu müjdeyi, O’nun acı çekerek ele verilip, ölüp, Tanrı’nın lütfuyla dirilerek göğe yükseldiği ve Tanrı’nın sağında oturduğu müjdesini duyduktan sonra hayatlarının gidişatını büsbütün değiştirerek, iffetli ve erdemli bir yaşam sürdürdüler ve pek çokları canlarını O’nun sevgisi ve merhameti uğruna vererek şehitlikle taçlandılar. 

Bugün burada büyük bir coşkuyla İzmir Episkoposu Şehit Polikarp’ı anıyoruz. Aziz Polikarp’ı ve tüm İman Şehitlerini birleştiren en ayır edici özellik onların İsa’ya olan bağlılıklarıdır. Okuduğumuz İncil parçasında Yuhanna, İsa’ya olan bu bağlılığı asma imgesi ile anlatmaktadır. Aslında asma imgesi eski ahitte de tanınan bir imgeydi ve İsa’nın öğrencilerine çok tanıdık geliyordu. Kutsal Yazılar’da üzüm bağı teması, Tanrı ile halkı arasındaki ilişkiyi ifade eden en önemli temalardan biriydi. 

Yeşaya Peygamber Asmanın Ezgisi’nde, Tanrı’nın, baktığı, diktiği, etrafını bizzat kürekle çapaladığı ve özenle koruduğu ama nihayetinde ekşi meyvelerden başka bir şey alamadığı üzüm bağı olan İsrail’le ilgili hayal kırıklığını anlatır: “Ey Yeruşalim’de yaşayanlar ve Yahuda halkı, lütfen benimle bağım arasında hakem olun! Bağım için yapmadığım ne kaldı? Ben üzüm vermesini beklerken niçin yabanıl üzüm verdi?” (Yeşaya 5,3-4).

İsa içinse, asma, artık İsrail halkını değil O’nun bizzat kendisini temsil etmektedir: “Ben gerçek asmayım ve Babam gerçek bağcıdır. […] Bende kalan ve benim kendisinde kaldığım kişi çok meyve verir, çünkü bensiz bir şey yapamazsınız”. İsa’nın Son Akşam Yemeğinde sarfettiği bu sözler adeta O’nun vasiyeti niteliğindedir. Konuşmasına başlarken Rab’bin halkının gerçek liderinin kim olduğunu açıklar ve şöyle der: “Ben iyi çobanım”. Hemen ardından ise “Ben gerçek asmayım ve Babam da bağcıdır” diye devam eder. Fakat O’nun sözlerinin en can alıcı noktası bundan sonra ekleyecekleridir: “Ben asmayım, siz de dallarsınız” der İsa; dallar olmadan asma olmaz ve bunun tersi de geçerlidir. Öğrenciler Öğretmen’e bağlıdır ve asmanın ayrılmaz bir parçasıdır. 

O’nunla aramızdaki bu kuvvetli bağ her birimizin vaftizinde tesis edilir, nitekim vaftizle O’nun ölümüne katılır ve O’nunla dirilerek yepyeni bir yaşama doğarız. Dolayısıyla dalların asmaya bağlı kalarak beslendiği, yeşerdiği ve meyve verdiği gibi biz de İsa’ya bağlı kaldıkça O’nun sevgisi ve merhametinden beslenir, yeşerir ve meyve veririz: “Siz bende kalırsanız ve sözlerim sizde kalırsa, ne isterseniz dileyin, size verilecektir. Babam çok meyve vermenizle yüceltilir. Böylelikle öğrencilerim olursunuz”

İsa bu son sözleriyle bize bir yandan gerçek kimliğimizi açıklarken diğer yandan da bir hayat programı sunar. Nedir gerçek kimliğimiz? Tıpkı Oğul olan İsa’nın Baba olan Tanrı’ya kayıtsız bağlılığı gibi, Gerçek Asma olan İsa’ya bağlı olan asma dallarıyız bizler. Budur bizim kimliğimiz. Peki İsa’nın bize sunduğu hayat programı nedir? İsa’ya bağlı kalarak, O’nun sözlerinden, O’nun sevgisinden, O’nun bedeni ve kanından beslenerek O’nun tanıklığını yapmak. İşte budur vaftizle ona aşılanan her Hristiyan’ın yaşaması gereken yaşam programı.

İşte Polikarp, tıpkı pek çok diğer aziz gibi, kendini önce hayat veren bu asmanın bir dalı olarak tanıdı sonra da tüm yaşamı süresince bu hayat programını takip etti. İzmir’in zengin ailelerinden birinin evladıydı. Yine zengin bir ailenin kızıyla evlenebilir, zenginliğine zenginlik katabilir, rahat bir yaşam sürebilirdi. Ama İsa’yı bizzat tanıyan tanıkların müjdesinden etkilenerek İsa’nın yoksulluğunu yaşamayı, O’na tanıklık etmeyi seçti. Bunun üzerine bizzat havariler onu Episkopos yaptılar. 

Polikarp, bütün hayatını bizleri İsa’nın sevgisinden uzaklaştıran şeylerden kaçınmaya davet etmeye adadı. Filipililere Mektubunda şöyle yazar Polikarp: “[İsa’yı] ölümden dirilten [Baba], eğer onun iradesini yerine getirirsek, emirlerinin yolunda yürürsek, sevdiği şeyleri sever, kendimizi her türlü adaletsizlikten, açgözlülükten, para sevgisinden, iftiradan, yalan şahitlikten uzak tutarsak, kötülüğe kötülükle, hakarete hakaretle, yumruğa yumrukla ya da lanete lanetle karşılık vermezsek bizi de diriltecektir”

Aziz Polikarp bütün bunları kendi hayatında yaşadı ve yaşadıkça da çok sayıda meyve verdi. Antakyalı Aziz İgnatius Roma’da vahşi hayvanlara yem olmaya mahkûm edildiğinde İzmir’den geçtiğinde Polikarp’ın hayatına tanıklık etti. 

Nitekim ona yazdığı mektupta Polikarp’ı “Sarsılmaz bir kaya üzerine kurulmuş olan Tanrı’daki merhameti” ve hayırseverliği için övecek ve ondan herkesi kurtuluşa teşvik etmeye devam etmeye davet edecektir: “Bulunduğunuz yerin doğruluğunu bedenen ve ruhen her türlü özenle kanıtlayın. Hiçbir şeyin daha güzel olmadığı birliğe önem verin. Rab’bin sizi taşıdığı gibi siz de herkesi taşıyın; zaten yaptığınız gibi herkesi hayırseverlikle destekleyin. […] Herkesle Tanrı’ya uygun bir şekilde konuşun. Mükemmel bir atlet gibi herkesin zayıflıklarına katlanın. Zahmet ne kadar büyükse, kazanç da o kadar büyük olur” (Polikarp’a Mektup, I, 1-3).

Elbette bir asmanın dalları gibi Mesih İsa’ya bağlı kalmak her zaman kolay değil sevgili kardeşlerim. Bunu hergün yaşamlarımızla tecrübe diyoruz. Bizler de bugün birer Hristiyan olarak çeşit çeşit ayartmaya maruz kalıyor, zorluklarla karşılaşabiliyoruz. Bu iki bin yıl önce de böyleydi, bugün de böyle olmaya devam ediyor. Nitekim, dinlediğimiz Apokalipsis kitabında İzmir Kilisesi’ne hitaben şöyle peygamberlikte bulunulur: “Çekmek üzere olduğun sıkıntılardan korkma! […] Ölüm pahasına da olsa sadık kal, ben sana yaşam tacını vereceğim”. İşte bu peygamberlik Polikarp’ın hayatında kelimesi kelimesine gerçekleşti.

İsa Matta İncilinde “Öğrenci öğretmeninden, köle efendisinden üstün değildir” derken bizlerin de O’nun yaşadığı zorluklarla yüzleşebileceğimizi öngörür aslında. Ama buna karşın Aziz Pavlus “İsa Mesih dün, bugün ve sonsuza dek aynıdır” demek suretiyle bizi yüreklendirir (İbranilere 13,8); O değişmez ve her daim Yardımcımız, Kurtarıcı Kaya’mız olacaktır. Polikarp için de öyle oldu. 

Tam 86 yaşındayken, 11 İzmirli Hristiyanı henüz şehit etmiş olan İzmir’in yöneticisi Polikarp’a “Hristiyan olduğunu inkâr et!” demek suretiyle ona son bir şans verdiğinde Polikarp korkusuzca “Sen benim kim olduğumu bilmiyormuş gibi davranıyorsun. Aç kulaklarını ve beni iyi dinle: Ben bir Hristiyanım! diye cevap verecek ve orada Mesih için canını verecektir.

İşte bugün Aziz Yuhanna’ya ithaf edilmiş bu güzel Katedralde Aziz Polikarp Bayramını kutlayan bizler Polikarp’ın Mesih’e olan sadakatinin ve imanının meyveleriyiz. Eğer 1900 sene evvel Polikarp Hristiyan olduğunu inkâr etmiş ve Gerçek Asma’dan ayrılmış olsaydı bugün belki bizler olmayacaktık. Polikarp’ın tanıklığı bizler için şükran vesilesi olduğu gibi, aynı zamanda da omuzlarımıza büyük bir sorumluluk yüklemektedir. 

Bu yüzden sevgili kardeşlerim gelin bugün, bu Kutsal Ayinde Aziz Polikarp’ın da şefaatleriyle İsa Mesih’e olan bağlılığımızı yenileyelim. Asmaya bağlı dallar gibi daha iyi meyveler vermeye gayret edelim. Meyve verenler “meyve veren her dalın, daha çok meyve versin diye” arada bir budanması gerektiğini iyi bilirler.

Her birimiz kendi içimizde iyi meyvelerle birlikte kötü duyguların, bencil alışkanlıkların, kötü düşüncelerin, şehvet, kıskançlık ve gurur gibi şiddetli dürtülerin büyümesi deneyimine sahibiz. İşte bu noktada, bütün bu kirlerden arınmak ve “lekesiz” olabilmek için (Efeslilere 5,27) budama yapmalıyız, hem de sadece bir kez değil, çünkü bu duygular farklı şekillerde ve farklı tezahürlerle de olsa her zaman yeniden ortaya çıkarlar. Hayatta değişiklik ve düzeltme, dolayısıyla budama gerektirmeyen hiçbir yaş yoktur. Bu yüzden kalplerimizi O’nun sevgisi ve merhametine açıp, O’na uymayan yanlarımızın bizzat O’nun tarafından budanmasına müsaade edelim.

Meyve vermenin koşulu solmamak ve böylece kesilip yakılmamaktır. Öğrenciler Son Akşam Yemeğinde İsa’nın sözleri aracılığıyla İsa’nın aslında onlarla kalmaya nasıl edeceğini de anladılar. Gerçekte, İsa öğrencilerine kendisiyle kalmanın basit bir yolunu işaret ediyordu: “Siz bende kalırsanız ve sözlerim sizde kalırsa, ne isterseniz dileyin, size verilecektir”

Bu yol, “bütün bunları yüreğinde saklayan” İsa’nın ve bizim annemiz Kutsal Meryem’in izlediği yoldur (Lukas 2,19). Bu yol, İsa’nın ayaklarının dibinden ayrılmayan Lazarus’un kız kardeşi Meryem’in seçtiği yoldur (Lukas 10,42). Bu yol her öğrenci için belirlenmiş bir yoldur. 

Bizans geleneğinde, İncil’deki bu kıssayı etkileyici bir şekilde yeniden canlandıran görkemli bir ikona vardır. Bu ikonanın tam orta yerinde İsa’nın üzerinde oturduğu ve Kitab-ı Mukaddes’i açtığı görkemli bir asmanın gövdesi resmedilmiştir. Bu görkemli gövdeden on iki dal ayrılır ve her birinin üzerinde elinde açık Kitab-ı Mukaddes’le bir havari oturur. Bu, yeni üzüm bağının simgesidir, Gerçek Asma olan İsa’dan kaynaklanan yeni cemaati simgeler. Ve bu ikonanın en cezbedici özelliği İsa’nın elindeki Kitap ile havarilerin elindeki kitapların hepsinin aynı olmasıdır.

Gelin hep beraber dua edelim… Aynı Söz’ü dinleyen, aynı Söz’ü hayat programları yapan, himayesine sığındığımız Meryemana ile Aziz Polikarp bizler için şefaat etsinler, bizleri her daim kötülüklerden ve ayartmalardan koruyarak Gerçek Asma olan İsa’ya bağlı kılsınlar. Âmin.

 

  

✠ Mons. Antuan Ilgıt S.I.



Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir